Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım, bugünkü köşesinde konut sektörünü kurtarmanın önemi ve faturasını yazdı.
Konut sektöründe stokların eritilmesine yönelik çalışma hızlandı.Emlak Konut GYO; tamamlanmış bağımsız bölümlerin tespiti için KONUTDER, GYODER ve İNDER'le bir envanter çalışması hazırlandığını duyurdu. Habertürk yazarı Abdurrahman Yıldırım, konut sektörünü kurtarmanın önemi ve faturasını yazdı.
-Kur artışının yol açtığı yüksek enflasyon ve beraberinde faiz artışının en çok vurduğu sektör gayrimenkul oldu. Çünkü gayrimenkul hane halkının en büyük yatırımı. Hem gelecek beklentilerine ve risk iştahına, hem döviz kurunun seyrine çok bağlı.
-Ayrıca konut veya gayrimenkulü satın alabilmek için borçlanmak da gerekli. Bu da gayrimenkul sektörünü faize karşı çok hassas yapıyor. Sonuçta kredi faizleri artınca, nakit kral haline gelince, dövizin ve faizin getirisi yükselince, gayrimenkule ilgi azaldı. Konut satışları ve fiyatları düştü. Fiyat düşüşlerinin devamının beklenmesi potansiyel alıcıların harekete geçmesini önlüyor.
ARZ FAZLASI KONUT 1 MİLYON
-Gayrimenkul sektörünün arz tarafında da sorunlar var. Bir kere fiyatlamaların geçmişte dolar bazında yapılması başlı başına bir sorun. Bundan sonra tablonun artık düzeltilmesi lazım. Doların ucuz olduğu dönemdeki kazançlar artık yok ki, dolarla konut alınsın. Burada da ulusal paraya dönülmesi artık bir zorunluluk.
-Ancak sektör de şu anda arz fazlası ile kilitli. 1 milyon civarında fazla konut bulunduğu ve bir bu kadarının inşa aşamasında olduğu tahmin ediliyor. Türkiye'nin iyi yıllarında yapılan birinci el konut satışları 550 bin dolayında. Yani elimizde en azından 3-4 yıllık stok bulunuyor.
KİLİTLENMEYE DEVLET MÜDAHALESİ
-Sektördeki kilitlenmenin çözülmesi için satışa hazır konutların devlete devredilmesi gündemde. Bunun için envanter yani ne kadar konut fazlası olduğu çalışması başladı. Geliştirilen formül ise başta konut fiyatının belirlenmesine ve sonra bundan ne kadarının konut sahibine ne kadarının alacaklı bankaya devredilmesine dayanıyor.
-Fiyat ekspertiz raporuna göre ve satıcı tarafın uzlaşısına göre belirlenecek. Paranın yüzde 30 satıcıya veya müteahhite, yüzde 70'i alacaklı bankaya gidecek.
İFLASLAR ENGELLENECEK
Bu işin şu veya bu şekilde yapılması, konut stokunun tasfiye edilmesi çok önemli. Adaletli olup olmaması da önemli ama daha acil olanı stok sorunun bir an önce çözülmesi.
-Arz fazlası konutlar kamulaştırıldıktan ve tek elde toplandıktan sonra, sorunun yönetilmesi ve çözülmesi daha kolaylaşıyor. Teminat gösterilmesi, menkul kıymetleştirilerek likidite sağlanması, zaman içinde satılarak eritilmesi mümkün hale geliyor.
-Böylece konut sektörünün kilitli halde kalması, diğer yan sektörleri de kilitlemesi ve daha da önemlisi bankaların batık kredilerinin artması önlenebilecek. Hem inşaat sektöründe yaygın iflaslar hem de bankacılık sisteminin yara almasından kaçınılmış olacak.
FATURANIN BÜYÜKLÜĞÜ
-Fatura elbette kamuya çıkacak. Çünkü stoktaki 1 milyon konut, Türkiye fiyat ortalaması üzerinden 282 milyar lira tutar. Büyük şehirlerde stokun daha fazla ve fiyatların da ortalamanın üzerinde olduğu dikkate alınırsa işin finansmanı azalmaz, büyür. Ama ille de bütün hazır ve bitmiş konutların bu kapsama girmesi veya alınması gerekmiyor. Buna bağlı olarak fatura azalabilir.
-Yine de inşaat sektörünü ve bu sektöre kredi açmış bankaları kurtarmanın kamu kesimine belli bir faturası olacak.
emlaksondakika.com ..

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, kentsel dönüşümde de görülen 30-40 katlı yüksek yapılardan rahatsızlık duyduğunu dile getirerek, “Bunları artık yapmayacağız. Bunlara artık ‘dur’ dememizin zamanı geldi.” dedi.
Kurum, Bakanlık tarafından düzenlenen “Kentsel Gelişim Zirvesi”nin açılış konuşmasında kentsel dönüşüme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çarpık kentleşmenin yoğun olarak görüldüğü İstanbul’un Esenler ilçesinin, bir an önce dönüşmesi gerektiğini dile getiren Kurum, Bakanlık olarak Esenler Belediyesiyle bir protokol yapıp, ilçede rezerv alan ilan edilen bölgede örnek bir şehircilik anlayışıyla kentsel dönüşümü, olması gerektiği şekliyle yapmaya çalışacaklarını söyledi.
HÜRRİYET EMLAK..

Vergi ve vergi cezaları, gecikme faizleri, gümrük vergileri, SGK ve Belediye alacaklarını yeniden yapılandıran kanun TBBM Genel Kurulunda kabul edildi.
Vergi ve vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payı, gümrük vergileri, trafik, askerlik, nüfus, seçim, karayolu geçiş ücreti, RTÜK idari para cezaları, YURT-KUR öğrenim ve katkı kredisi alacakları, SGK ve belediyelerin alacakları yeniden yapılandırılıyor.
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.
Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip edilen vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, askerlik, seçim, nüfus, trafik karayolu geçiş ücreti ve RTÜK idari para cezaları, gümrük vergileri, taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payı, sigorta primleri, topluluk sigortası primleri, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi, genel sağlık sigortası prim alacakları ile bu alacaklara ilişkin her türlü faiz, zam, gecikme zammı, gecikme faizi, cezai faiz ve gecikme cezaları yeniden yapılandırılacak.
Ayrıca belediyelerin idari para cezaları, su, atık su ve katı atık ücreti alacakları, belediyelere ödenmesi gereken paylar hariç, beyana dayanan vergilerde ve 2016'ya ilişkin 30 Haziran'dan önce tahakkuk eden vergi ve bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları da yeniden yapılandırma kapsamında yer alacak.
Yapılandırmalar 30 Haziran öncesini kapsayacak
Yapılandırmalar, 30 Haziran da dahil, bu tarihten önceki dönemi kapsayacak.
Kesinleşmiş kamu alacakların asıl tutarlarının tahsilinden vazgeçilmeyecek. Bu asıllara uygulanan gecikme faizi, gecikme zammı ve gecikme cezası yerine yurt içi ÜFE esas alınarak belirlenecek tutar ödenecek.
Bazı varlıkların milli ekonomiye kazandırılmasına ilişkin hükümler ile İş Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK'larda Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun hükümlerine göre yapılandırılan alacaklara ilişkin hükümler de kapsama alınacak. Bu yıla ilişkin tahakkuk eden motorlu taşıtlar vergisinin ikinci taksidi kapsam dışı kalacak.
Maliye Bakanlığı, il özel idareleri ve belediyelere bağlı tahsil dairelerince takip edilen alacaklardan, vergilerin ödenmemiş kısmı ile bunların gecikme faizi ve gecikme zammı yerine, Yİ-ÜFE aylık değişim oranı esas alınacak. Sadece gecikme faizi, gecikme zammı gibi fer'i alacağın ödenmemesi halinde Yİ-ÜFE oranında hesaplanan tutarın belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla, vergilere bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı gibi alacaklar, ödenmiş olanlar dahil olmak üzere asla bağlı kesilen vergi cezaları ve bunların gecikme zamlarından vazgeçilecek.
Bir vergi aslına bağlı olmaksızın kesilmiş vergi cezaları ile iştirak nedeniyle kesilen vergi cezalarının yüzde 50'si ve bu tutara gecikme zammı yerine, Yİ-ÜFE esas alınarak hesaplanacak tutarın; ödenmeyen alacağın sadece gecikme zammından ibaret olması halinde gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE esas alınarak hesaplama yapılacak. Bu tutarın belirtilen şekilde tamamen ödenmesi şartıyla cezaların kalan yüzde 50'si ve bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamı tahsil edilmeyecek.
Askerlik, seçim, nüfus, trafik, karayolu taşıma, RTÜK idari para cezalarının tamamı ile bunların dışında kalan asli amme alacaklarının ödenmemiş kısmının tamamı, bunlara bağlı fer'i alacaklar yerine Yİ-ÜFE esas alınarak hesaplama yapılacak. Alacağın sadece fer'i alacaktan ibaret olması halinde hesaplanan bu tutarın ödenmesiyle, faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammından vazgeçilecek.
Vergi veya gümrük vergilerinin ödenmemiş kısımlarının tamamı ile bu asıllara bağlı faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı gibi kamu alacaklarında da aynı hüküm uygulanacak.
Faiz alacağından vazgeçilecek
Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun gereğince ödenmesi gerektiği halde ödenmeyen tutarlar bu hüküm çerçevesinde ödenirse, binde 2 faiz alacağından vazgeçilecek.
Gümrük vergileri asıllarına bağlı olmaksızın kesilen idari para cezaları ile Kabahatler Kanunu'nun iştirak hükümleri nedeniyle kesilen idari para cezalarının yüzde 50'sinin, belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla cezaların kalan yüzde 50'si tahsil edilmeyecek.
İdari para cezalarının tamamı ile bunların dışında kalan asli amme alacaklarının ödenmemiş kısmının tamamı, Belediye Gelirleri Kanunu'na göre tahsili gereken ücretler ile su, atık su ve katı atık ücreti alacaklarından vadesi 30 Haziran'dan önce ödenmemiş olanlar, ilgili kanun kapsamında büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerinin su ve atık su bedeli alacak asılları, bunlara bağlı faiz, gecikme faizi, gecikme zammı yerine Yİ-ÜFE hesaplanacak. Bu tutarın belirtilen şartlarda ve sürede ödenmesi şartıyla faiz, cezai faiz, gecikme faizi ve gecikme zammı gibi fer'ilerden vazgeçilecek.
Gümrük vergisi mevzuatında gümrüklenmiş değere ilişkin idari para cezalarının yüzde 30’u, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından uygulanan idari para cezalarının yüzde 50’sinin ödenmesi halinde de bu cezaların bakiyeleri terkin edilecek.
İhtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden ve kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş vergiler/gümrük vergileri için kesinleşmiş alacaklara ilişkin hükümler uygulanacak.
Bu alacaklar için düzenlemeden yararlanmak istenmesi durumunda ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilere/gümrük vergilerine ilişkin açılan davaların yargıdaki aşamaları ödenecek tutarı etkilemeyecek ve beyan üzerine tahakkuk eden verginin/gümrük vergisinin tam olarak ödenmesi istenecek.
Ödenecek motorlu taşıtlar vergisi için taksit ödeme süresince fenni muayene izni verilecek.
Açılan davalardan vazgeçilmesi gerekecek
Yargı kararıyla kesinleştiği halde mükellefe ödemeye yönelik tebligatın yapılmadığı alacaklar için mükelleflerce belirtilen şekilde başvuruda bulunulması koşuluyla bu alacaklar da bu hükümden yararlanacak. Bu hüküm kapsamına giren alacaklar için ayrıca tebligat yapılmayacak ve alacakların vade tarihi kanunun yayımlandığı tarih olacak.
Bu düzenlemeden yararlanmak isteyen borçluların ayrıca dava açmamaları, açılan davalardan vazgeçmeleri gerekecek.
Dava açma süresi geçmemiş olan veya dava açılmış olup henüz karar verilmemiş olan alacaklar için eğer kişi, davalı alacak aslının yüzde 50’sini öderse geri kalan yüzde 50'nin terkini yapılacak.
İhtilaf, ilk derece mahkemesinde sonuçlanmış ancak üst yargı mercileri Danıştay veya bölge idare mahkemesinde devam ediyorsa, en son karara bakılacak. En son karar terkinse, alacak asıllarının yüzde 20’sinin ödenmesi halinde geri kalan yüzde 80’i terkin edilecek. Vergi aslına bağlı kesilen vergi cezalarının tamamından vazgeçilecek.
Borçları yapılandırılan borçluların maddelerde öngörülen şartları yerine getirmelerinin yanı sıra yıllık gelir veya kurumlar vergilerini, gelir (stopaj) vergisini, kurumlar (stopaj) vergisini, katma değer vergisini ve özel tüketim vergisini zamanında ödemeleri gerekecek. Bu vergilerin, çok zor durum olmaksızın bir yılda ikiden fazla vadesinde ödenmemesi halinde bu hükümlerden yararlanılamayacak.
Tahakkuk işlemleri devam edilecek
Kanuna göre, kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak inceleme ve tarhiyat aşamasında bulunan alacaklara yönelik başlayan vergi incelemeleriyle, takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine devam edilecek.
Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra tarh edilen vergilerin yüzde 50'si ile bu tutara gecikme faizi yerine Yİ-ÜFE oranı esas alınarak hesaplanacak tutar ile bu tarihten sonra ihbarnamenin tebliği üzerine belirlenen dava açma süresinin bitim tarihine kadar hesaplanacak gecikme faizinin tamamının, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın yüzde 25'inin; vergi aslının yüzde 50'sinin, vergi aslına bağlı olmayan cezalarda cezanın yüzde 75'inin, vergilere düzenlemenin yayımlandığı tarihe kadar uygulanan gecikme faizinin ve vergi aslına bağlı cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilecek.
Ancak bunun için ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yazılı başvuruda bulunularak, ikişer aylık dönemler halinde 6 eşit taksitte ödenmesi gerekecek.
Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak iştirak nedeniyle kesilecek vergi ziyaı cezalarında, cezanın yüzde 25'ini belirtilen süre ve şekilde ödemeleri halinde cezanın kalan yüzde 75'i tahsil edilmeyecek.
Kanunun kapsadığı dönemlere ilişkin olarak, kanunun yayımlandığı tarihten önce tamamlandığı halde bu tarihte ya da bu tarihten sonra vergi dairesi kayıtlarına intikal eden takdir komisyonu kararları ve vergi inceleme raporları üzerine gerekli tarh ve tebliğ işlemlerinin yapılması ve belirlenen tutarın, belirtilen süre içerisinde ödenmesi şartıyla bu düzenlemelerden yararlanılacak.
Mükelleflerin düzenlemeden yararlanabilmeleri için dava açmamaları gerekecek.
Düzenlemenin yayımlandığı tarih itibarıyla Vergi Usul Kanunu'nun tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerine göre uzlaşma talebinde bulunulmuş, ancak uzlaşma günü gelmemiş ya da uzlaşma sağlanamamış olmakla birlikte vergi ve ceza ihbarnameleri mükellefe tebliğ edilmemiş alacaklar da düzenleme kapsamında olacak.
Emlak vergisi bildiriminde bulunmayanlar
Vergi Usul Kanunu'na göre kanunun yayımlandığı tarihi izleyen 2. ayın sonuna kadar pişmanlıkla beyan edilen matrahlar üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile pişmanlık zammı yerine hesaplanan Yİ-ÜFE tutarının belli bir ödeme planı kapsamında ödenmesi şartıyla pişmanlık zammı ve vergi cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçilecek.
Vergi Usul Kanunu kapsamında kendiliğinden verilen beyannameler üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile gecikme faizi yerine hesaplanan Yİ-ÜFE tutarının, belli bir ödeme planı kapsamında ödenmesi şartıyla gecikme faizi ve vergi cezalarının tamamı alınmayacak.
2016 yılı ve önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin emlak vergisi bildiriminde bulunmayan veya bildirimde bulunduğu halde vergisi eksik tahakkuk eden mükelleflerce bildirimde bulunulması ve tahakkuk eden vergi ve taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payının tamamı ile bunlara bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı yerine hesaplanan Yİ-ÜFE tutarının ödenmesi şartıyla bu alacaklara bağlı gecikme faizi, gecikme zammı ve vergi cezalarının tamamının tahsili yapılmayacak.
Matrah artırımı
Mükellefler, belirlenen şartlar dahilinde gelir ve kurumlar vergisi matrahlarını artırdıkları takdirde, kendileri hakkında artırımda bulunulan yıllar için yıllık gelir ve kurumlar vergisi incelemesi ve bu yıllara ilişkin olarak bu vergi türleri için daha sonra başka bir tarhiyat yapılmayacak.
Mükelleflerin, düzenlemede belirtilen şartlar dahilinde gelir (stopaj) veya kurumlar (stopaj) vergisini artırmaları halinde, vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak artırıma konu ödemeler nedeniyle gelir (stopaj) veya kurumlar (stopaj) vergisi incelemesi ve tarhiyatı da olmayacak.
KDV mükelleflerinin vergi artırımında bulunmaları halinde artırımda bulundukları dönemler için haklarında KDV yönünden vergi incelemesi ve tarhiyatı yapılmayacak.
Matrah veya vergi artırımında bulunan ve bu konudaki şartları yerine getiren mükelleflerin, defter ve belgeleri incelenmeyecek ve artırıma konu vergilerle ilgili tarhiyat yapılmayacak. Mükelleflerin, defter ve belgeleri üzerinde daha önce vergi incelemesi yapılmış olması, ilgili yıllar için mükellefler tarafından matrah veya vergi artırımında bulunulmasına engel olmadığı gibi idarenin artırımda bulunulmayan yıllar veya dönemler için vergi incelemesi yapma hakkı saklı kalacak.
Matrah veya vergi artırımında bulunulması düzenlemenin yayımlandığı tarihten önce başlanılmış vergi incelemeleri ve takdir işlemlerine engel oluşturmayacak. İnceleme yapma hakkına yönelik hükümler saklı kalmak kaydıyla vergi incelemeleri ve takdir işlemlerinin kanun yayımlandığı tarihi izleyen ayın başından itibaren bir ay içerisinde sonuçlandırılamaması halinde bu işlemlere devam edilmeyecek. Bu süre içerisinde sonuçlandırılan vergi incelemeleri ile ilgili tarhiyat öncesi uzlaşma talepleri dikkate alınmayacak.
Demirbaşların kayıtlara intikal ettirilebilmesi sağlanacak
Kanunla, işletmelerde mevcut olmasına rağmen kayıtlara yansıtılmamış emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar da kayda alınıyor.
Gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil) işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşlarınca tespit edilecek rayiç bedeliyle, öngörülen sürede vergi dairelerine bir envanter listesiyle bildirerek defterlerine kaydedebilecekler.
Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin kayıtlarında yer aldığı halde gerçekte mevcut olmayan mallarını fatura düzenlemek ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıt ve beyanname intikal ettirebilmelerine imkan sağlanacak. Faturalı alınıp kayıtlara geçen, ancak belge düzenlemeksizin satılan malların halen stokta gözükmesi nedeniyle oluşan gerçek dışılık, fatura düzenlenerek kayıt ve beyanlara hasılat olarak intikal ettirilmesi sağlanarak düzeltilecek.
Yasal kayıtlara intikal ettirilen tutarlar, cari yıl gelir vergisi veya kurumlar vergisi matrahının hesabında dikkate alınacak.
Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri, 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ile ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarları ile bunlarla ilgili diğer hesaplarda yer alan işlemlerini, vergi dairelerine beyan ederek kayıtlarını düzeltebilecek. Bu kapsamda beyan edilen tutarlar üzerinden yüzde 3 oranında vergi hesaplanarak beyanname verme süresi içinde ödenecek.
Varlıklarını 31 Aralık 2016'ya kadar getirenler tasarruf edebilecekler
Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymetler ile diğer sermaye piyasası araçlarını, 31 Aralık 2016'ya kadar Türkiye'ye getirenler, bu varlıkları serbestçe tasarruf edebilecek. Mükellefler, Türkiye'ye getirilen varlıklarını işletmelerine dahil edebilecek veya işletmelerinden çekebilecek.
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanuna göre, yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını, 31 Aralık 2016'ya kadar Türkiye'ye getirenler, bu varlıkları serbestçe tasarruf edebilecek.
Mükellefler, Türkiye'ye getirilen varlıklarını, dönem kazancının tespitinde dikkate almaksızın işletmelerine dahil edebilecekleri gibi aynı varlıkları vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate almaksızın işletmelerinden çekebilecek.
Yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları, yurt dışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan kredilerin en geç 31 Aralık 2016 tarihine kadar kapatılmasında kullanılabilecek. Bu takdirde, defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla, borcun ödenmesinde kullanılan varlıklar için Türkiye'ye getirilme şartı aranmaksızın bu hükümden yararlanılacak.
Bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kanuni defterlerde kayıtlı sermaye avanslarının, yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce Türkiye'ye getirilmek suretiyle karşılanması halinde söz konusu avansların defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla bu madde hükümlerinden yararlanılacak.
Mükellefler, Türkiye'de bulunan, ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlarını da 31 Aralık 2016'ya kadar kanuni defterlere kaydedebilecek. Bu takdirde söz konusu varlıklar vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmeden çekilebilecek.
Türkiye'ye getirilen veya defterlere kaydedilen varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmeyecek.
Yurt dışından Türkiye'ye varlık getirenlerle, adına varlık getirilenler hakkında, başkaca bir neden ile gerekli olması hali saklı kalmak üzere hiçbir şekilde vergi incelemesi, tarhiyatı, herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılamayacak, vergi cezası ve idari para cezaları kesilemeyecek.
Bakanlar Kurulu, belirtilen süreleri, bitim tarihlerinden itibaren 6 aya kadar uzatabilecek. Maliye Bakanlığı, varlıkların Türkiye getirilmesi, bildirim ve beyanıyla işletmeye dahil edilmelerine ilişkin hususları, bildirim ve beyanların şekli, içeriğiyle yapılacağı yere ilişkin usul ve esasları belirleyecek.
2016 yılı haziran ayından önceki borçlara uygulanan ceza
Tahakkuk eden, ancak ödenmemiş olan, 2016 yılı Haziran ayı ve önceki aylara ilişkin borçlara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammının tahsilinden vazgeçilecek.
Sigorta primi, emeklilik keseneği, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi, ödenmesi imkanı ortadan kalkmamış isteğe bağlı sigorta primi ve topluluk sigortası primi, SGK tarafından takip edilen damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı, genel sağlık sigortası priminin asılları ile bu alacaklara Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın belirtilen sürede ödenmesi halinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammının tahsilinden vazgeçilecek.
Kanunda sıralananların dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan gelir testine hiç başvurmayan sigortalılar, gelir testine başvurarak borçlarının belirlenen seviyeden yeniden hesaplanması ve bu statüye ilişkin prim borçlarının asıllarının peşin veya vade farkı uygulanmaksızın 12 eşit taksitle ödenmesi halinde vade farkı uygulanmaksızın gecikme cezası ve gecikme zammı silinecek.
Yaşlılık aylığı, emekli aylığı veya malullük aylığı bağlandıktan sonra, sigortalı bir işte çalışması nedeniyle sosyal güvenlik destek primi ödemesi gerekenlerden, 2016 yılı Şubat ayı ve önceki aylara ilişkin ödenmeyen destek primlerinin asıllarıyla, bu alacaklara Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın ödenmesi halinde de gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmayacak.
30 Haziran 2016 tarihine kadar bitirilmiş olan özel nitelikteki inşaatlarla, ihale konusu işlere ilişkin yapılan ön değerlendirme, araştırma veya tespit sonucunda bulunan eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primiyle bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacaklarının, 30 Haziran 2016 tarihine kadar işlenen fiillere ilişkin, ilgili kanunlar uyarınca uygulanan idari para cezalarıyla bunlara bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı alacaklarının tahsilinden vazgeçilecek.
Yüzde 40'ı ödenirse, yüzde 60'ından vazgeçilecek
Alacakların asıllarının, bu düzenlemeden önce ödenmiş olmasına rağmen, ferilerinin bu düzenlemenin kanunlaşıp yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olduğu durumlarda, aslı ödenmiş feri alacağın yüzde 40'ının ödenmesi durumunda kalan yüzde 60'ının tahsilinden vazgeçilecek.
30 Haziran 2016'ya kadar bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar için, eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi asıllarıyla bu alacaklara gecikme cezası ve zammının, belirtilen sürede ödenmesi halinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve zammı alınmayacak.
Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen ikinci ayın sonuna kadar işverene tebliğ edilen eksik işçilik tutarları üzerinden hesaplanan sigorta prim tutarları, belirtilen alacaklar için öngörülen süre ve şekilde ödenecek. Bu düzenlemelerden yararlanmak isteyen borçluların, dava açmamaları, açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları şartı aranacak.
İki kere vadesinde ödemezse hakkını kaybedecek
Başvuruda bulunan borçlular, sigorta primlerini bir takvim yılında ikiden fazla kez vadesinde ödememeleri ya da eksik ödemeleri halinde, yapılandırılan borçlarına ilişkin kalan taksitlerini ödeme haklarını kaybedecek.
Bu düzenlemeden yararlanmak isteyen borçlular, Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile il özel idarelerine bağlı tahsil dairelerine ödenecek tutarların ilk taksidini, kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü aydan; SGK'ya bağlı tahsil dairelerine ödenecek tutarların ilk taksidini ise dördüncü aydan başlamak üzere 2'şer aylık dönemler halinde 18 taksitte ödeyebilecek.
Tutarın, ilk taksit ödeme süresi içinde tamamen ödenmesi halinde, bu tutara herhangi bir faiz uygulanmayacak.
İlk taksidin ödeme süresi içinde tamamen ödenmesi halinde, feri alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutar üzerinden ayrıca yüzde 50 indirim yapılacak.
Taksitle ödenmek istenmesi halinde, borçluların başvuru sırasında 6, 9, 12 veya 18 taksitte ödeme seçeneklerinden birini tercih etmeleri gerekecek. Taksitle yapılacak ödemelerde, ilgili maddelere göre belirlenen tutar, 6 taksit için (1,045), 9 taksit için (1,083), 12 taksit için (1,105), 18 taksit için (1,15), katsayısı ile çarpılacak ve bulunan tutar taksit sayısına bölünmek suretiyle ikişer aylık dönemler halinde ödenecek taksit tutarı hesaplanacak.
Düzenlemeden yararlanmak için başvuruda bulunan borçlulara, tercih ettikleri taksit süresine uygun ödeme planı verilecek. Ancak tercih edilen süreden daha kısa sürede ödeme yapılması halinde, ödenecek tutar ilgili katsayıya göre düzeltilecek.
36 taksitte ödenebilecek
Bu düzenleme kapsamında ödenmesi gereken tutarlar, il özel idareleri ve bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşlar ile Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu ve özerk spor federasyonlarına tescil edilen ve Türkiye'de sportif alanda faaliyette bulunan spor kulüplerince 2'şer aylık dönemler halinde azami 36 eşit taksitte ödenebilecek.
İlk iki taksidin süresinde tam ödenmemesi, süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen diğer taksitlerin belirtilen şekilde ödenmemesi, bir takvim yılında ikiden fazla taksidin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde bu düzenlemeden yararlanma hakkı kaybedilecek.
Düzenlemeden yararlanılarak süresinde ödenen alacaklara, kanunun yayımlandığı tarihten sonraki süreler için faiz, gecikme zammı, cezası hesaplanmayacak.
Belediyeler ve bunlara bağlı müstakil bütçeli kamu ve tüzel kişiliğini haiz kuruluşlarca ödenmesi gereken tutarlar, belediyelerin genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılan paylarından, ilgili kanundaki yüzde 40 oranı dikkate alınmaksızın aylık dönemler halinde azami 144 eşit taksitle tahsil edilecek. Bu kapsamda yapılacak kesinti tutarı, bu idareler adına genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamı üzerinden ayrılan payların aylık tutarının yüzde 50'sini aşamayacak.
2 yılı aşkın süredir mücbir sebep halleri devam eden yerlerdeki mükellefler başvurmaları halinde mücbir sebep halleri sona erdirilerek mücbir sebep süresince ödemedikleri vergileri, herhangi bir faiz, zam, katsayı uygulamadan 24 eşit taksitle 48 ayda ödeyebilecek.
Ödeme yapıldıkça hacizler kaldırılacak
Bu düzenlemeye göre, ödenecek alacaklarla ilgili tatbik edilen hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılacak ve buna isabet eden teminatlar iade edilecek. Bu alacaklar nedeniyle tatbik edilen hacizlere konu mallar, borçlunun talebi halinde tahsil dairesince satılabilecek.
Başvuruda bulunan ve dava açmamaları veya açılan davalardan vazgeçmeleri gereken borçluların, bu düzenlemeden yararlanabilmeleri için belirlenen başvuru süresinde yazılı olarak bu iradelerini belirtmeleri şartı aranacak.
Bakanlar Kurulu, öngörülen başvuru ve ilk taksit ödeme sürelerini bir aya kadar, mücbir sebep hali ilan edilen durumlarda da bir yıla kadar uzatmaya yetkili olacak.
50 liranın altı alacakların tahsilinden vazgeçilecek
Maliye Bakanlığına, Gümrük ve Ticaret Bakanlığına ve SGK'ya bağlı tahsil dairelerince takip edilen ve vadesi 31 Aralık 2011 tarihinden önce 50 liranın altında olan düşük tutarlı alacakların tahsilinden de vazgeçilecek.
TOBB üyelerinin oda ve borsalara olan aidat, navlun hasılatından alınacak oda payları ile borsa tescil ücreti ile oda ve borsaların TOBB'a olan aidat borçları, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu hükümlerine göre ödenmesi gereken aidat borçları da yapılandırılacak.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonuna olan aidat ve katılma payı borçları, avukatların baro kesenekleriyle staj kredisi borçları, orman köylüleri ve köylülerce oluşturulan kooperatiflere Orman Genel Müdürlüğü tarafından verilen kredilerin geri ödemeleri, tarımsal amaçlı kooperatiflere kullandırılan krediler, organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi sitesi yapı kooperatiflerine kullandırılan krediler yapılandırılacak, tüzel kişiliği kaldırılan belediyelerin il özel idarelerine devredilen 100 lirayı aşmayan alacaklarının tahsilinden vazgeçilecek.
"Sözleşme" tanımlanmasının dar yorumlanması nedeniye Siyasi Partiler Kanunu'nda değişiklik yapılarak, "hizmet sözleşmeleri" de mali sorumluluk maddesine eklendi. Buna göre partinin teşkilat kademelerinin yaptıkları hizmet sözleşmeleri de dahil her türlü sözleşme ve giriştikleri yükümlülüklerden dolayı, parti tüzel kişiliği hiçbir suretle sorumlu tutulamayacak.
AA
Kaynak: ( Emlakkulisi.com)

Türkiye'de konut fiyatları Mayıs ayında yüzde 1,62 artarken, yıllık artış yüzde 15'e yaklaştı. TCMB verilerine göre; Türkiye'de konut fiyatları Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,62, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,55 artış gösterdi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Mayıs ayı Konut Fiyat Endeksi verilerini açıkladı.
TCMB verilerine göre; Türkiye'de konut fiyatları Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,62, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,55 artış gösterdi.
TCMB'nin Mayıs ayı konut fiyatları raporu şöyle:
"Türkiye konut piyasasındaki fiyat değişimlerini takip etmek amacıyla tabakalanmış ortanca fiyat yöntemi ile hesaplanan KFE (2010=100), 2016 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,62 oranında artarak 211,90 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 14,55 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 7,48 oranında artmıştır.
Metrekare başına konut değeri olarak hesaplanan birim fiyatlar 2015 yılı Mayıs ayında 1624,03 TL/m2 iken 2016 yılı Mayıs ayında 1823,61 TL/m2 olarak gerçekleşmiştir.
Yeni Konutlar Fiyat Endeksi (YKFE)
Türkiye genelinde, 48 ilde son iki yılda yapımı gerçekleşen konutların değerleme raporları analiz edilerek hesaplanan YKFE (2010=100) 2016 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,32 oranında artarak 203,21 düzeyinde gerçekleşmiştir. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,46 oranında, reel olarak ise yüzde 5,52 oranında artmıştır
Üç Büyük İlin Konut Fiyat Endeksi ve Yeni Konut Fiyat Endeksi
Üç büyük ilin konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, 2016 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 1,50, 1,59 ve 1,71 oranlarında artış görülmüştür. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre ise İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 18,04, 9,45 ve 17,53 oranlarında artış göstermiştir.
Üç büyük ilin yeni konutlar fiyat endeksleri değerlendirildiğinde, 2016 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 1,09, 1,07 ve 3,34 oranlarında artış görülmüştür. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre ise İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 16,85, 9,41 ve 15,78 oranlarında artış göstermiştir.
2016 yılı Mayıs ayına ilişkin 26 düzey 2 bazındaki konut fiyat endekslerinin yıllık yüzde değişimleri incelendiğinde, KFE’deki en yüksek yıllık değişimin gerçekleştiği düzeylerin yüzde 22,07 ile TR21 (Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ), yüzde 18,93 ile TR42 (Bolu, Kocaeli, Sakarya, Yalova ve Düzce), yüzde 18,14 ile TR22 (Balıkesir ve Çanakkale) ve yüzde 18,04 ile TR10 (İstanbul) olduğu, en düşük yıllık değişimin gerçekleştiği düzeylerin ise yüzde-0,25 ile TRC1 (Kilis, Adıyaman ve Gaziantep), yüzde 3,30 ile TRB2 (Van, Bitlis, Hakkâri ve Muş) ve yüzde 3,43 ile TRC2 (Diyarbakır ve Şanlıurfa) olduğu görülmüştür."
Dünya
Haber AA'da şu şekilde yer aldı
Konut Fiyat Endeksi (KFE), mayısta bir önceki aya göre yüzde 1,62 artarak 211,90 seviyesine yükseldi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından mayıs ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksi verileri açıklandı.
Türkiye konut piyasasındaki fiyat değişimlerini takip etmek amacıyla tabakalanmış ortanca fiyat yöntemiyle hesaplanan KFE (2010 = 100), bu yılın mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,62 artışla 211,90 seviyesinde gerçekleşti.
Bu yılın mayıs ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla da yüzde 14,55 artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 7,48 yükseldi. Metrekare başına konut değeri olarak hesaplanan birim fiyatlar, 2015'in mayıs ayında bulunduğu bin 624,02 liradan, bu yılın mayıs ayında bin 823,61 liraya çıktı.
Hedonik Konut Fiyat Endeksi yüzde 1,36 arttı
Türkiye'deki konutların gözlemlenebilen özelliklerinin zaman içinde kontrol edilerek kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Hedonik Konut Fiyat Endeksi (HKFE) (2010=100), mayısta bir önceki aya göre yüzde 1,36 artarak 185,34'e çıktı.
Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 12,34 artan HKFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 5,40 yükseldi. Kalite artışından kaynaklanan yıllık fiyat artışı ise yüzde 1,97 oldu.
AA
Haber Milat Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı...
Konut Fiyat Endeksi, 2016 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,62 oranında artarak 211,90 seviyesinde gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2016 yılı Mayıs ayı (Nisan, Mayıs, Haziran 2016) 'Konut Fiyat Endeksi'ni (KFE) açıkladı. Türkiye konut piyasasındaki fiyat değişimlerini takip etmek amacıyla tabakalanmış ortanca fiyat yöntemi ile hesaplanan KFE (2010=100), 2016 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre yüzde 1,62 oranında artarak 211,90 seviyesinde gerçekleşti.
Milat

Vergi Usul Kanunu kapsamında 2016 yılı ve önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin Yİ-ÜFE tutarının, belli bir ödeme planı kapsamında ödenmesi şartıyla gecikme faizi ve vergi cezalarının tamamı alınmayacak.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Süreyya Sadi Bilgiç imzalı "Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi" üzerinde verilen çok sayıda önergeyle yapılandırılan alacakların kapsamı genişletildi. Yapılandırmalar, 30 Haziran da dahil, bu tarihten önceki dönemi kapsıyor.
Vergi Usul Kanunu kapsamında kendiliğinden verilen beyannameler üzerinden tarh ve tahakkuk ettirilen vergilerin tamamı ile gecikme faizi yerine hesaplanan Yİ-ÜFE tutarının, belli bir ödeme planı kapsamında ödenmesi şartıyla gecikme faizi ve vergi cezalarının tamamı alınmayacak.
2016 yılı ve önceki vergilendirme dönemlerine ilişkin emlak vergisi bildiriminde bulunmayan veya bildirimde bulunduğu halde vergisi eksik tahakkuk eden mükelleflerce bildirimde bulunulması ve tahakkuk eden vergi ve taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına katkı payının tamamı ile bunlara bağlı gecikme faizi ve gecikme zammı yerine hesaplanan Yİ-ÜFE tutarının, belli bir ödeme planı kapsamında ödenmesi şartıyla bu alacaklara bağlı gecikme faizi, gecikme zammı ve vergi cezalarının tamamının tahsili yapılmayacak.
AA
Haber Sözcü Gazetesi'nde şu şekilde yer aldı;
Bazı Alacakların Yeniden yapılandırılmasına ilişkin Kanun Teklifi Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Kanun teklifi alacaklar, alacaklı idare, alacak türü ve alacağın dönem itibariyle belirlendi. Kanun yayımlandığı tarihten itibariyle vadesi geldiği halde ödenmemiş olan ya da ödeme süresi geçmemiş olan vergi, vergi cezaları, katkı payları, gümrük vergileri, idari para cezaları ilişkin faiz, gecikme zammı, gecikme faizi yapılandırılmasına ilişkin hükümleri içeriyor.
Sözcü

Gayrimenkul Sertifikası nedir ?
Gayrimenkul sertifikası belirli bir gayrimenkul projesini gerçekleştirmeyi üstlenenler tarafından inşa edilecek veya edilmekte olan gayrimenkul projelerinin finansmanında kullanılmak üzere ihraç edilen menkul kıymetlerdir. Daha basit dilde anlatmak gerekirse; vatandaşların devlet güvencesinde işlem gören konut projelerinden metrekare bazında hisse satın alabilmesidir.
Gayrimenkul Sertifikası nasıl ihraç edilir?
Gayrimenkul sertifikası nominal değerleri eşit ve hamiline yazılı olarak ihraç edilir.
Gayrimenkul Sertifikası’nda nasıl bir garantörlük var?
Gayrimenkul sertifikası ihraç edenlerin edimlerinin ve bu edimlerin yerine getrilmemesi halinde ortaya çıkacak cezai şartların bir banka tarafından garanti edilmesi zorunludur. sertifika ihracı karşılığında elde edilen para banka tarafından açılan özel bir hesapta toplanır ve bu para vekilin özen borcu çerçevesinde bankaca gelir elde edilecek şekilde ihraçcı adına değerlendirilir.
Gayrimenkul Sertifikası paraya çevrilebilir mi?
Gayrimenkul sertifikasına sahip olan bireyler ellerinde yeterli sayıda sertifika var ise proje tamamlandığında hisse oranına göre daire sahibi olabilirler. Ellerinde yeterli hisse olmayanlar veya daire almak istemeyenler ise izahname ile ilan edilen oranda faiziyle birlikte parasını alabilecekler.
emlaklobisi.com

Ülkemizde, Doğal Afet Sigortaları (DASK), büyük 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nden sonra gündeme gelmiştir.
DASK, bütün konutları depreme karşı güvence altına almayı, mali hasarların yükünü paylaşmayı; devletin, deprem kaynaklı giderlerini azaltmayı ve gelecekte oluşabilecek hasarlar için fon oluşturmayı amaçlar.
Peki, kat mülkiyeti olmayan yapılara da DASK yaptırmak mümkün müdür?
Kat mülkiyetinin bulunmaması halinde de yapılara DASK yapılabilir. Bir binanın Zorunlu Deprem Sigortası’na tâbi olabilmesi için tapuya kayıtlı olması ve mesken olarak inşa edilmiş olması yeterlidir.
Buradan da anlaşılacağı üzere, Tapu tarafından düzenlenmiş tapusu olan ve özel mülkiyete ait yapılar, Zorunlu Deprem Sigortası kapsamındadır.
Binaların hasar durumu ve DASK
Yapılar, hasar oranlarına göre hafif hasarlı, orta hasarlı ve ağır hasarlı olmak üzere üçe ayrılır.
Ağır hasarlı binalar kullanılamaz. Bu nedenle yeniden inşa edilmelidir. Yeniden inşa edilene kadar bu binaların DASK kapsamında sigortalanması mümkün değildir.
Orta hasarlı binalar, onarılmaları, güçlendirilmeleri sonrasında DASK kapsamında sigortalanabilirler. Ancak bu işlemin yapılabilmesi için binanın onarımdan sonra belgelenmesi gereklidir. Bu belge, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'ndan temin edilen "Yapı Kullanma İzni" belgesidir. Meskenin oturulabilir olduğunu gösterir.
Hafif hasarlı ya da hasarsız binalarda, sigortalanma sırasında beyan esastır. ( Kaynak: 3dkonut.com )

Kira ile konut fiyatları arasındaki dengeyi belirleyen kira çarpanı ile, gayrimenkul satın alırken aklınıza takılan sorulara matematiksel çözümler bulabilirsiniz.
Kira çarpanı, bir gayrimenkule ödediğiniz bedeli kaç ayda telafi edeceğinizi belirten saydır. Bu gayrimenkul konut, daire, dükkan ya da kira getirisi olan her hangi bir mekan olabilir. Satın aldığınız mekanın fiyatını, yine bu mekanın kira bedeline böldüğünüzde, kira çarpanını bulmuş olursunuz.
Kira Çarpanı Nasıl Yorumlanır?
Örneğin; bir evin fiyatı 120.000 TL olsun ve bu ev için kira bedelini de 1000 TL farz edelim. Bu durumda kira çarpanı 120'dir. Kira çarpanı olarak bulduğumuz sayı, Türkiye'de ay üzerinden hesaplandığından yüz yirmi bin liraya satın aldığınız bir konutu yüz yirmi ay, yani on yıl içerisinde amorti etmiş olursunuz. Bu süreden sonra da artık o gayrimenkul size kar sağlamaya başlayacaktır.
Satın alınan mülkün bulunduğu konum da kira çarpanını yorumlarken etkilidir. Kira getirisi yüksek ya da gelişmekte olan bir mahalden satın alım yapıldığında, kira bedeli zaman içerisinde artacağından kira çarpanı da aynı oranda düşecek ve yatırımınızın kara dönüşme süreci hızlanacaktır.
İdeal Kira Çarpanı Ne Olmalı?
Türkiye'de genellikle 120 ay ile 180 ay ideal olarak görülür. Ancak değişmekte ve gelişmekte olan inşaat sektörü ile bu süre günümüzde 240 aya kadar normal sayılmaya başlandı. Dükkan, daire ve konutlar arasında da sayıda farklılıklar oluşuyor. Bu durumda ev olarak kullanılacak bir mekan ile ticari amaçlı mekanları birbirlerinden bağımsız olarak değerlendirmek gerekiyor.
Konut olarak satın alınan gayrimenkulün kira çarpanı 120 ile 240 arasında gidip gelirken, bir dükkan söz konusu olduğunda bu sayı 350'lere kadar çıkabiliyor. Ancak bu daha uzun vadede kazanç sağlayacağınız anlamı taşımıyor çoğu zaman. Genellikle ticarethanelerin kira bedelleri, konutların kira bedellerine göre çok daha yüksek oranda artış gösterdiğinden; bir dükkan başlangıçta hesaplanan zamandan önce kendini amorti edebiliyor.
Kira, Kira Çarpanı Arasındaki Bağ
Kira ile kira çarpanı arasındaki bağ, çoğu zaman gayrimenkulün konumu ile ilişkilidir. Bu konum yalnız şehir içerisindeki yeri değil, bulunduğu şehrin genel gelişimiyle de paralellik gösterir. Büyümekte olan şehirler, yeni üniversitelerin açılacağı bölgeler ve iş adamlarının yatırım yapmaya yöneldikleri kesimlerde; kiralar sabit kalmayacaktır. Gelişimini neredeyse tamamlayan büyük şehirlerden ziyade henüz potansiyel dahilinde olan yerleşim yerlerinde yatırımınız çok daha kısa sürede kendini amorti edecektir. ( Kaynak: milliyet.com )

Başbakanlığın 2012/15 sayılı Genelgesi; "Kamu kurum ve kuruluşları (Belediyeler ve il özel idareleri hariç) ile sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait şirketlerin, kendi mülkiyetlerinde veya tasarruflarında bulunan taşınmazlarıyla ilgili olarak; kamu kurum ve kuruluşları, vakıf, dernek veya bunların şirketlerine, gerçek veya tüzel kişilere; satış, kira, irtifak, takas, tahsis, devir vb. her türlü tasarrufa yönelik işlemleri için Başbakanlıktan izin alınacaktır." şeklindedir.
Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü ilgi (a) yazısında; 19.04.2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanuna göre değerlendirilecek 2/B taşınmazlarının tasarrufuna yönelik işlemler için Başbakanlığın 02.01.2013 tarih ve 89243403-399/7-3 sayılı yazısı ile 2012/15 sayılı Genelge kapsamında Maliye Bakanlığına genel izin verildiğinin bildirilmesi üzerine, ilgi (b) Duyurumuz ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazların değerlendirilmesine yönelik olarak 6292 sayılı Kanun gereğince yapılacak olan tüm işlemlerde Başbakanlık izni aranılmaksızın işlemlere yön verilmesi gerektiği bildirilmişti.
1) Hazineye ait tarım arazilerinin satışında 5403 sayılı Kanun istisnası
2012/7 sayılı Genelge, "6292 sayılı Kanun gereği maliye kuruluşlarınca yürütülen iş ve işlemler tapu müdürlükleri tarafından resen tescil edileceği için, taşınmaz devir ve temliklerine ilişkin hak sahipliği belgelerinin (veya listelerinin) tescil için tapu müdürlüklerine gönderilmeden önce, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, 2960 sayılı Boğaziçi İmar Kanunu, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu, 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu vb. kanunlarla getirilen kısıtlamaların ilgili defterdarlık/malmüdürlüğü tarafından araştırılması suretiyle, tescil isteminde bulunulması gerekmektedir." şeklindeyse de, 6537 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi ile değiştirilen 5403 sayılı Kanunun 8/3 maddesinin, "…..Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemez, hisselendirilemez, Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi artırılamaz…." şeklindeki hükmü ile tarımsal arazi büyüklükleri konusunda Hazineye ait tarım arazilerinin satışında istisna getirilmiştir.
5403 sayılı Kanunun 8/3 maddesi hükmü gereğince, Hazineye ait tarım arazilerinin satışında hak sahipliğinin bulunması durumunda, 5403 sayılı Kanun ile belirlenen büyüklüklerin altında olsa dahi bu taşınmazların yüzölçümü büyüklüklerine bakılmaksızın kısmen ve/veya tamamen satış işlemlerinin yapılması gerekmektedir.
"Tarım arazisi niteliğindeki Hazine taşınmazları, 5403 sayılı Kanun ile belirlenen büyüklüklerin altında olsa bile hisselendirilerek, pay ve paydaş sayısı artırılmak suretiyle devri mümkündür." şeklindedir.
2) Hazineye ait tarım arazilerinin satışı ve tescili
Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğünün ilgi (a) yazısı ile, Hazineye ait tarım arazilerinin satışına başlanılacağı bildirildiğinden, 6292 sayılı Kanunun 12 inci maddesine göre bu taşınmazların değerlendirilmesi uygulamalarının (satış, tescil vb.) herhangi bir aksamaya uğramadan sonuçlandırılabilmesi için, defterdarlıklar veya malmüdürlüklerince, "Doğrudan Satış Hak Sahipliği Belgesi" düzenlenerek resen tescilinin yapılması tapu müdürlüklerinden istenilen Hazineye ait tarım arazilerinin hak sahipleri adına tescillerinin yapılması ve yapılan işlemlerin sonucundan ilgili defterdarlıklara veya malmüdürlüklerine bilgi verilmesi gerekmektedir.
3) Yürürlükten kaldırılan hükümler
Bahsi geçen 5403 sayılı Kanunun 8/3 maddesi hükmü gereğince, ilgi (ç) Duyuru yürürlükten kaldırılmıştır. İlgi (d) Duyurunun 2. sayfada yer alan ilk paragrafı ile 2012/7 sayılı Genelgenin "C-KANUNİ KISITLAMALARA UYUM" başlıklı kısmının "5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu" şeklindeki ibaresi, 5403 sayılı Kanunun 8/3 maddesi ile çelişmesi nedeniyle kısmen yürürlükten kaldırılmıştır.
Kaynak tkgm.gov.tr

Konut sahibi olmak isteyenler genellikle site içerisinde ev almayı tercih ediyor. Sitelerde bir çok sosyal alan bulunması ve güvenlik hizmetinin olması konut almak isteyenleri cezbediyor.
Kat maliklerinin Ortak Yerler Üzerindeki Hakları
Sitelerdeki ortak alanlar site sakinleri tarafından kullanılıyor. Ancak ortak alanları kullanımı konusunda zaman zaman tartışmalar yaşanıyor. Peki ortak alanlar nasıl kullanılır, kat maliklerinin ortak yerler üzerindeki hakları nelerdir, apartman ve sitelerde ortak yerler nelerdir?
Apartman ve sitelerde ortak yerler nelerdir?
Apartman ve sitelerde konut satan alanlar ortak yerleri kullanma hakkına da sahip oluyor. Peki toplu yaşam alanlarında hangi yerler ortak alan sayılıyor? Kat Mülkiyeti Kanunu ortak yerlerin tanımı yapılıyor. Buna göre;
- Anagayrimenkulün bağımsız bölümleri dışında kalıp, korunma ve ortaklaşa kullanma veya faydalanmaya yarayan yerlerine ortak yerler; kat maliklerinin ortak malik sıfatıyla paydaşı bulundukları bu yerler üzerindeki faydalanma haklarına kullanma hakkı denir.
Kat maliklerinin ortak yerler üzerindeki hakları
Toplu yaşam alanlarında bağımsız bölümlerinin dışında ortak alanlar da bulunuyor. Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre kat maliklerinin bu alanları kullanma hakkı bulunuyor. Ayrıca bu kanunda ortak alanların nasıl kullanılacağı da açıklanıyor. Peki kat maliklerinin ortak yerler üzerindeki hakları nelerdir?
- Kat malikleri gayrimenkulün bütün ortak yerlerine, arsa payları oranında, ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olurlar. Kat malikleri ortak yerlerde kullanma hakkına sahiptirler; bu hakkın genel kömürlük, garaj, teras, çamaşırhane ve çamaşır kurutma alanları gibi yerlerdeki ölçüsü, aksine sözleşme olmadıkça, her kat malikine ait arsa payı ile oranlıdır.
- Kat malikleri,anagayrimenkulün ortak yerlerinde kendi başlarında bir değişiklik yapamazlar; ortak yerlerin düzgün veya bunları kullanmanın daha rahat ve kolay bir hale konulmasına veya bu yerlerden elde edilecek faydanın çoğaltılmasına yarayacak bütün yenilik ve ilaveler, kat maliklerinin sayı ve arsa payı çoğunluğu ile verecekleri karar üzerine yapılır.
- Kat maliklerinden biri, bütün kat maliklerinin beşte dördünün yazılı rızası olmadıkça anagayrimenkulün ortak yerlerinde inşaat, onarım ve tesisler, değişik renkte dış badana veya boya yaptıramaz. Ancak, ortak yer ve tesislerdeki bir bozukluğun anayapıya veya bağımsız bir bölüme veya bölümlere zarar verdiğinin ve acilen onarılması gerektiğinin veya anayapının güçlendirilmesinin zorunlu olduğunun mahkemece tespit edilmiş olması halinde, bu onarım ve güçlendirmenin projesine ve tekniğine uygun biçimde yapılması konusunda kat maliklerinin rızası aranmaz. ( Kaynak: 3dkonut.com )

Maliye Bakanı Naci Ağbal, Türkiye'nin emlak haritasını çıkardıklarını belirtirken, yeni dönemde emlak vergisinde yapılacak düzenlemelerle beraber tapu harcını yüzde 2'den yüzde 1'e düşürecekleri mesajını verdi. Bakan Ağbal, yeni dönemde değerleme işini lisanslı değerleme uzmanları ya da komisyonlar marifeti ile yapmak istediklerini belirterek, Ağrı'dan Edirne'ye kadar tüm illeri kapsayan uyumlu birgayrimenkul haritasının bağlayıcı olacağını belirtti.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, Türkiye'nin emlak haritasını çıkardıklarını belirtirken, yeni dönemde emlak vergisinde yapılacak düzenlemelerle beraber tapu harcını yüzde 2'den yüzde 1'e düşürecekleri mesajını verdi. Bakan Ağbal, yeni dönemde değerleme işini lisanslı değerleme uzmanları ya da komisyonlar marifeti ile yapmak istediklerini belirterek, Ağrı'dan Edirne'ye kadar tüm illeri kapsayan uyumlu birgayrimenkul haritasının bağlayıcı olacağını belirtti.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) Mayıs 2016 konut satış istatistiklerine göre Türkiye genelinde ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,6 oranında azalış göstererek 35 bin 423 oluyor.
Arsa yatırımı yaparken nelere dikkat etmeli?
Konut kredisi faiz oranlarının yüksekliği yatırımcıları konut yerine arsaya yatırım yapmaya yönlendiriyor. Gayrimenkul uzmanları da konut kredilerindeki faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle yatırımcıların yönünü kısa vadede değerlenecek bölgelerdeki arsalara çevirdiğini belirtiyor. Uzmanlar yatırımcıların özellikle 3. Havalimanı ve 3. Köprü gibi projelerle cazibesi her geçen gün artan bölgelere ilgi gösterdiğini vurguluyor. Ancak arsa yatırımı yaparken yatırımcıların dikkatli olması gerektiği belirtiliyor. Peki arsa yatırımı yapacaklar nelere dikkat etmeli, arsa alırken dikkat edilmesi gereken faktörler nelerdir?
Arsa alırken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
İşte arsa alacakların dikkat etmesi gereken önemli faktörler…
- Konut fiyatlarının her geçen gün artması konut almayı zorlaştırırken, yüksek konut kredisi faizleri de konut alma kararının ertelenmesine neden oluyor. Ayrıca yüksek konut kredisi faizleri yatırımcıların konut yerine diğer gayrimenkul türlerine yönelmesini sağlıyor.
- Yatırımcılar, faizlerdeki yükseliş nedeniyle birikimlerini konut yerine arsa yatırımı yaparak değerlendirmeye çalışıyor. Özellikle kısa ve uzun vadede birikimlerini değerlendirmek ve daha kazançlı çıkmak isteyen yatırımcılar dev projelerle cazibesi artan bölgelerden arsa satın almayı tercih ediyor.
- Ancak her yatırımda olduğu gibi arsa yatırımının da doğru yapılması kazanç sağlıyor. Bu nedenle arsa alırken dikkatli olmak ve bazı önemli faktörleri göz önünde bulundurmak gerekiyor. Uzmanlar da arsa yatırımına yönelenlerin doğru bir yatırım yapabilmeleri için dikkat etmeleri gereken bazı faktörler olduğunu belirtiyor.
- Arsa alarak elindeki paraları değerlendirmek isteyen yatırımcılar gayrimenkul uzmanlarından destek alsalar bile iyi bir araştırma yapmayı ihmal etmemeli.
- Arsa yatırımı yaparken geleceğe yönelik öngörüleri de dikkat almalı. Yani arsa alırken daha sonraki senelerde nasıl bir değer kazanacağını iyi hesap etmeli ve buna göre karar vermeli.
- Alınan arsanın imar izni olup olmadığına da dikkat etmeli. İmarlı arsalar öncelikli olarak değerlendirmeye alınmalı.
- Arsanın tapusuna da ayrıca önem vermek gerekir. Satın alınacak arsa hisseli mi, müstakil tapulu mu öğrenilmeli. Hisseli arsaya yanaşmamalı, mümkünse müstakil tapulu arsalar tercih edilmeli.
- Uzman desteği almak isteyenler de kurumsallaşmış emlak ofisleriyle çalışmaya özen göstermeli. ( Kaynak: 3dkonut.com )

Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı kabul edildi. Tasarıya göre yatırım teşvik belgesi kapsamında inşa edilen binalar 5 yıl süre ile emlak vergisinden muaf tutulacak.
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi.
Emlak vergisinden muafiyet
Tasarıyla, tahkim müessesesinin etkinleştirilmesi ve mahkemelerin yükünün azaltılması amacıyla, tahkim davalarında nispi karar ve ilam harcının alınmaması sağlanıyor.
Tacirler arasında tesis edilen ipotek işlemlerinde, hesaplanan tapu harcının yüzde 50'si alınmayacak.
Tasarıyla, Emlak Vergisi Kanununda değişiklik yapılıyor. Buna göre, yatırım teşvik belgesi kapsamında inşa edilen binalar, inşalarının sona erdiği tarihi takip eden bütçe yılından itibaren 5 yıl süre ile emlak vergisinden muaf tutulacak.
Yatırım teşvik belgesi kapsamında yapılan yatırımlar için iktisap olunan veya bu yatırımlar için tahsis edilen araziler için de emlak vergisi ödenmeyecek.
Yatırım teşvik belgesi kapsamında inşa edilen binalardan, bina inşaat harcı alınmayacak. Yatırım teşvik belgesi kapsamında inşa edilen yapı ve tesislerden, imar mevzuatı gereğince belediyelerce alınması gereken harçlar alınmayacak.
Vergi istisnaları geliyor
İş merkezi Türkiye'de bulunmayan dar mükellefiyete tabi işverenlerin, o ülkedeki bölgesel yönetim merkezlerinde istihdam ettiği kişilere döviz olarak ödediği ücretler, vergi istisnası kapsamına alınıyor.
Tasarıyla, Emlak Vergisi Kanunu'nda değişiklik yapılıyor. Buna göre, yatırım teşvik belgesi kapsamında inşa edilen binalar, inşalarının sona erdiği tarihi takip eden bütçe yılından itibaren 5 yıl süre ile emlak vergisinden muaf tutulacak.
Yurt dışında hizmet veren işletmelerde, yüksek katma değerli hizmet veren işverenlerin istihdam ettigi hizmet erbabının ücretleri üzerinden hesaplanan vergiye, kısmi indirim uygulaması getiriliyor.
İşletmeye dahil olan gayrimenkullerin iktisadi değerini artırıcı niteliği olan, ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamalar yapıldığı yılda doğrudan gider yazılabilecek.
Gayrimenkul yatırım fonlarının münhasıran gayrimenkul portföylerine ilişkin alım satım sözleşmeleri ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerine damga vergisi istisnası sağlanacak.
Yabancıların Türkiye'de konut edinimini teşvik etmek amacıyla bugüne kadar birtakım düzenlemeleri yaptıklarını ve yapmaya da devam edeceklerini bildiren Maliye Bakanı Naci Ağbal, şunları belirtti:
"Bugün birçok ülke, nitelikli konut sektöründe bu adımları atarak ciddi anlamda döviz girdisi sağlıyor. Konutu satın alanlar sadece konutu satın almıyor, gelip burada tatillerini geçiriyorlar. Yabancıların Türkiye'de daha fazla konut edinimini teşvik edebiliriz şeklinde çalışmalar var. İçişleri ve Ekonomi bakanlıkları, Türkiye'ye yatırım amacıyla kaynak getirenlere, oturma ve çalışma izni, vatandaşlık hakkı verilmesi ile ilgili birtakım hazırlıklar içerisinde. Eğer Türkiye'ye gelip gayrimenkul edinirlerse, kişinin gayrimenkul edinimine bağlı olarak oturma izni alması, hatta vatandaşlık bekliyorsa vatandaşlık imkanına kavuşabilmesinin önünü açmayı düşünüyoruz."
AA

Meclis'e sunulan yasa tasarısıyla bugüne kadar ki enkapsamlı `barış eli` uzatılıyor. Buna göre yurtdışından her türlü varlık denetimden geçmeden, vergi ödenmeden, inceleme yapılmadan Türkiye'ye getirilebilecek..
Hükümet ‘Yatırım Ortamını İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısıyla’ bugüne kadar getirilen en kapsamlı varlık barışı düzenlemesini Meclis’e gönderdi. 76 maddelik tasarıyla yurtdışındaki her türlü varlık, vergi ödenmeden Türkiye’ye getirilebilecek. Bu varlıklarını Türkiye’ye getirecek şirket ya da kişiler hiçbir sorguya tabi tutulmayacakları gibi varlıklar, vergi dairelerine değil; bankalar veya aracı kurumlara bildirilecek. Yurtdışı varlıklar, üçüncü kişiler adına da Türkiye’ye getirilebilecek. Hükümet Meclis’e sunduğu yasa tasarısının geçici ikinci maddesiyle şahıs ve şirketlere bugüne kadar ki en kapsamlı ‘barış elini’ uzatıyor. Buna göre gerçek ve tüzel kişiler şu avantajlardan yararlanacak;
- Yurtdışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını 31 Aralık 2016’ya kadar Türkiye’deki banka veya aracı kurumlara bildirmeleri halinde hiçbir denetimden geçmeyecek.
- Yine yurtdışındaki alacaklar ve rayiç bedeliyle taşınmazlar 31 Aralık 2016’ya kadar TL cinsinden vergi dairelerine beyan edilecek. Bu varlıklar, diğer kişilerin nam veya hesabına bildirim veya beyanda bulunabilecek. Ya da kanuni defterlere kaydedilen bu varlıklar, yine yıl sonuna kadar yurtdışında bulunan banka veya finansal kurumlardan kullanılan kredilerin kapatılmasında kullanılabilecek. Bu durumda, borcun defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla, ödemede kullanılan varlıkların Türkiye’ye getirilme şartı aranmaksızın bu madde hükümlerinden yararlanacak.
VERGİ CEZASI YOK
- Yurtdışından getirilen bu varlıklar dönem kazancından sayılmayacak. Sermayeye eklenmemesi şartıyla, işletmeden çekilmesi kar dağıtımı sayılmayacak. Dolayısıyla gelir ve kurumlar vergisi hesabına dahil olmayacak.
- Bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle, bildirim veya beyanda bulunan kişiler ile nam veya hesabına getirildiği diğer gerçek ve tüzel kişiler nezdinde, hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacak, vergi cezası kesilmeyecek.
- Veraset ve intikal vergisine konu edilmeyecek.
- Türk Parasını Koruma Kanunu, Sermaye Piyasası Kanunu, Gümrük Kanunu, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, Vergi Usul Kanunu ve bununla ilgili Türk Ceza Kanunu 282.maddeden inceleme yapılmayacak.
- Yurt dışında bulunan varlıkların 31/12/2016 tarihini geçmemek şartıyla, bildirim tarihini takip eden bir ay içerisinde; beyan edilen alacak ve taşınmazların ise beyan edilen değerlerinin karşılığının TL veya döviz olarak, beyan tarihini takip eden bir yıl içinde Türkiye’ye getirilmesi gerekecek.
YÜZDE 2 VERGİDEN VAZGEÇİLDİ
- AK Parti döneminde yurtdışından varlıkların Türkiye’ye getirilmesine ilişkin ilk barış eli 13 Kasım 2008’de uzatılmıştı. O tarihte kabul edilen 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Kanunu ile yurtiçi ve yurtdışı varlıkların ekonomiye kazandırılması, şirket sermayelerinin güçlendirilmesi hedeflenmişti. Bu varlıklar bankalar, aracı kurumlar veya vergi dairelerine beyan ediliyordu. Yurtiçi varlıklardan yüzde 5, yurtdışı varlıklardan yüzde 2 vergi alınmıştı. Bu yasa sonunda 64 bin beyanname verilmiş; yaklaşık 28 milyarı yurtdışından, 20 milyarı yurtiçinden varlık beyan edilmişti. Ancak beyan edilen varlıkların ancak 15-20 milyar lira aralığında olduğu tahmin edilmişti.
- 2013 yılında çıkarılan yeni varlık barışı ise sadece yurtdışı varlıkların Türkiye’ye getirilmesini kapsadı. Her türlü varlığın kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazların bankalara, aracı kurumlara veya vergi dairelerine beyanı gerekiyordu. Beyan edilen tutardan yüzde 2 vergi alınırken, varlıkların şirket sermayesine katılması şartı yer alıyordu. Yaklaşık 70 milyar liralık varlık beyanı yapılırken, bunun ancak 10.5 milyarı Türkiye’ye getirildi.
YATIRIM TORBASI
MECLİS’E sunulan 76 maddelik ‘Yatırım Ortamını İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nda yer alan diğer önemli maddeler ise şöyle:
İHRACATÇIYA YEŞİL PASAPORT
Son üç yılda Bakanlar Kurulu’nca belirlenecek miktarda ihracat yapan firma yetkililerine, TCK 53.maddede belirtilen süreler geçmiş olsa, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış bile olsa (devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamaları kaydıyla) Bakanlar Kurulunca belirlenen esaslara göre iki yıl süreyle hususi damgalı pasaport verilebilecek.
GEMİSİNİ YENİLEYENE DAMGA VERGİSİ YOK
Yatırım teşvik belgeli yatırımlarda, yatırım malı alımı, gayri maddi hakların kiralanması ve satın alınması, sabit kıymet yatırımlarının imal ve inşası amacıyla yaptıkları işlemlere ilişkin düzenlenen kâğıtlar, söz konusu yatırımlara yönelik danışmanlık ve teknik müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlenen kâğıtlar, damga vergisinden; yapılan işlemler harçtan istisna olacak. Deniz araçlarının inşası, yenilenmesi ve dönüşümü ile yüksek ve orta yüksek teknolojili ürünlerin imalatına ilişkin işlemler de damga vergisi ve harçtan istisna olacak.
NAYLON FATURA VERENE DE TEŞVİK
Vergi Usul Kanunu’nda yer alan 153/A maddesi vergi kaçıran, naylon fatura düzenleyenlerin 6 yıl süreyle vergi teşvik ve desteklerinden yararlanmayacağı hükmünü içeriyor. Ancak tasarıyla bu hüküm kaldırılarak, naylon fatura, vergi kaçırma nedeniyle ceza alanlar da yatırım teşviklerinden yararlanmasının önü açılıyor.
YATIRIMCI EMLAK VERGİSİ VERMEYECEK
Yatırım Teşvik Belgesi kapsamındaki binalara 5 yıl süreyle; arazilere ise Yatırım Teşvik Belgesi süresince emlak vergisi muafiyeti tanınacak. İnşa edilen binalardan bina inşaat ve imarla ilgili harçlar alınmayacak. Girişim sermayesi yatırım fonları ve girişim sermayesi yatırım ortaklıklarından, para ve sermaye piyasalarında yaptıkları işlemlerde banka ve sigorta muamelesi vergisi (BSMV) alınmayacak.
ISI YALITIMI YAPTIRAN VERGİDEN DÜŞECEK
İşletmeler, üzerilerine kayıtlı gayrimenkullerde ısı yalıtımı ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamalarını aynı yıl doğrudan ‘gider’ gösterilebilecek.
BES’İNİ HEMEN ALAN VERGİ ÖDEYECEK
Mevcut sistemde hayat sigortası veya bireysel emeklilik sisteminde biriken parasını günü geldiğinde çekenler de emekli maaşına çevirenler de gelir vergisinden istisna tutuluyor. Ancak tasarıyla sadece hayat sigortaları veya bireysel emeklilik sisteminde biriken paralarını tek seferde almak yerine on yıl ve üzeri süreye yayanlar istisna tutuluyor. Bu süre içinde elde edilecek ilave gelir de vergiden istisna olacak.
SAHTE BELGE İÇİN İZAHAT İSTENECEK
Vergi Usul Kanunu’nda yapılan değişiklikle vergiye gönüllü uyumun artırılması amacıyla haklarında henüz vergi incelemesine başlanılmamış veya takdir komisyonuna sevk edilmemiş mükellefler için ‘izaha davet’ müessesi getiriliyor. Böylece idare kendi araştırmasıyla vergi kaybı olabileceği yönünde ön tespitte bulunduğunda mükellefi izaha davet edecek. İzah yeterli bulunursa inceleme ve takdir işlemleri yapılmayacak ve maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi durumunda yüzde 20 oranında vergi ziyaı cezası kesilecek. Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma ihtimali olan ön tespitlerde; kullanılan sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge tutarının, her bir belge itibarıyla 50 bin Türk Lirasını geçmemesi ve mükellefin ilgili yıldaki toplam mal ve hizmet alışlarının yüzde 5’ini aşmaması halinde de mükellef izaha davet edilebilecek. Muhtasar beyanname ile sigorta kanunu gereğince aylık verilmesi gereken prim ve hizmet belgesi birleştirilerek, ayrı ayrı verilmesi uygulaması son bulacak.
ÇEKE KAREKOD VE HAPİS CEZASI
Karşılıksız çek verenler için 1 ila 6 aya kadar hapis cezası öngören düzenlemede, çeklerin karekodlu olma zorunluluğu da yer alıyor. Buna göre çek alıcısı karekod sayesinde çek sahibinin adı, soyadı, ticaret ünvanı, çek hesabının bulunduğu banka sayısını, bankalara ibraz edilmemiş çek sayısı ve tutarını, son 5 yıl içinde ödenen ve ödenmeyen çek sayısı ve tutarını, her bir çek yaprağı ile ilgili olarak tedbir kaydı olup olmadığını, tacirse iflasına karar verilip verilmediğini görebilecek. Zorunlu karekodlu çek uygulaması 1 Ocak 2017 tarihi itibariyle başlayacak.
İFLAS ERTELEMEDE BORÇLU KORUNACAK
Son yıllarda artan hileli iflasların önlenmesi ve alacaklıların korunmasına ilişkin hükümlerin yer aldığı tasarıyla, iflas erteleme süreci yeniden düzenleniyor. Alacaklılara, iflas erteleme kararına itiraz hakkı getiriliyor.
BORSAYA VERGİHÜKÜMET YETKİSİNDE
Hükümetin, yurtiçi tasarrufları artırmayı hedeflediği tasarının en önemli maddelerinden biri de sermaye piyasası araçlarının vergilendirilmesine ilişkin hüküm oldu. Buna göre halen hisse senedi alım satımında elde edilen kazançlar üzerinden alınan stopaj ‘sıfır’ iken, tasarıyla Bakanlar Kuruluna bu oranı elde tutma süresine göre yüzde 15’e kadar farklılaştırma yetkisi veriliyor.
Hürriyet

Hükümetten süresi dolan orman vasfıını yitirmiş arazileri (2B) ve tarım arazilerinin satışı konusunda 350 bin vatandaşa müjdeli haber geldi. 2B arazisi için müracaat edip bedelini ödemeyen, taksitini geciktiren ve başvuru yapmayan 226 bin, tarım arazi satışında başvuru yapmayan 80 bin vatandaşa yeni bir şans daha veriliyor. Meclis'e sunulacak torba yasaya eklenecek düzenlemeyle 2B'de müracaat ettiği halde ödeme yapmadığı için hakkını kaybedenler yeniden başvuru yapıp, bedelini ödemeleri koşuluyla satın alma hakkına sahip olabilecek. Mücavir alan sınırları dışına çıkarılan yerlerdeki hak sahibi 31 bin kişi de kapma alınacak.
7.1 MİLYAR LİRA TOPLANDI
Hazine'ye ait taşınmazlar çok farklı amaçlarla kullanılıyor. Geçen yıl milli emlak arazilerinin satışından yaklaşık 3.1 milyar lira gelir elde edildi. 2B arazilerinin satışından da 4 milyar lira kaynak toplandı. Bu yılın sonuna kadar da 3.7 milyar lira gelir hedefleniyor. Maliye Bakanı Naci Ağbal, 2B arazileri için müracaatların dolduğunu anımsatarak, "Torba tasarı ile düzenleme yapıp yeni bir başvuru hakkı getiriyoruz. Bedeller güncellenecek" dedi. Bakan Ağbal, 2012'de başlatılan tarım arazilerinin satışına ilişkin sürenin de yeniden uzatılacağını bildirdi. Yasa ile, Hazine'ye ait tarım arazilerinin hissedarlarına, kiracı ve kullanıcılarına ihaleye çıkmadan, doğrudan satış imkânı veriliyor.
YARISINDAN AZ BEDELLE SATILIYOR
Sosyal devlet anlayışıyla söz konusu araziler ederinin yarısından az bir bedelle satışa sunuluyor. Örneğin, değeri 10 bin lira olan bir araziye vatandaş taksitle 5 bin, peşin 4 bin liraya sahip olabiliyor. Fiilen kullanılan belediye mücavir alan sınırları dışında ve denizden 5 kilometre içeride rant kapısı olmayan, tarım arazisi olan bu taşınmazları vatandaşların hukuken edinmeleri sağlanırken, mülkiyet ve yönetim sorunları da gideriliyor. Söz konusu topraklara sahip olan kişiler ecrimisil ödemekten kurtulacak. Ödenen 5 yıllık ecrimisil, satış bedelinden mahsup edilebilecek. Arazi artık kendisinin olacağı için, diğer topraklarıyla birleştirerek ölçeği büyütebilecek. Ayrıca satışın gerçekleşmesinin ardından vatandaş tarımsal desteklerden yararlanabilecek. ( Kaynak: emlakkulisi.com )

Önceden belirlenmiş yöntemlerle hesaplanan arsa payı o arazideki apartman için verilen alanı ifade eder. Dairenin metrekaresine göre değişkenlik gösteren bu pay, hesaplamalara bağlı olarak değerlenir. Arsa payı esas alınırken toplam alan, daire alanı gibi noktalar esas alınır. Bu pay bir apartman dairesinin üzerinde bulunduğu araziden alması gereken alandır.
Binalarda daire büyüklüklerine göre arsa payı da değişir. Ancak tapu kayıtlarında bu konuda çok hatalı hesaplama uygulamaları olmaktadır. Örneğin, apartmandaki dairelerin hepsinin farklı büyüklükte olduğu bir yerde, tapuda arsa payı eşit yazılabilmektedir. Resmi makamların bunların denetimini yapması çok zordur. Bu nedenle arsa payı konusundaki hesaplamaları az çok bilmek gerekir.
Kentsel dönüşüm uygulamalarıyla riskli yapıların yıkılarak yeniden yapılması sırasında arsa paylarında hata olması, birçok davanın konusu olmaktadır.
Peki, arsa payı nasıl hesaplanır?
Arsa payını hesaplayabilmek için öncelikle bağımsız bölümün kaç metrekare ve bu bölüme ait oranın ne olduğunu bilmek gerekir.
Bu rakamları öğrendikten sonra kabaca arsa payını hesaplayabiliriz.
“Arsa payı=bağımsız alanların toplamı*arsa payı oranı” olarak ifade edilebilir.
Bu hesaplamada arsa payı ve bağımsız alanların toplamını metrekare cinsinden hesaplamak gerekir.
Örnek bir hesaplama yapacak olursak,
8 bağımsız bölümden oluşan bir binada, bağımsız bölümlerin toplam metrekaresinin 1000 olduğunu farz edelim. Bağımsız bölümün de tapudaki arsa payı oranı 20/110 olsun.
“1000*20/110=181,8” kişiye ait olan bağımsız bölümün arsa payıdır.
Arsa payının bağımsız bölüm değerleriyle doğru orantılı olmadığı ya da bir başka ifadeyle yanlış hesaplandığı durumlarda, hak sahipleri arsa paylarının yeniden düzenlenmesi için mahkemeye başvurabilmektedir. ( Kaynak: 3dkonut.com )

Tarımda üretimi arttırmak için atılacak adımla işlenmeyen araziler 3. kişilere kiraya verilecek. Modelin göçü önleyip hasılatı yüzde 15 artırması bekleniyor.
Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli'nin tarımda hasılatı artırmaya yönelik işlenmeyen arazilerin 3. kişilere kiraya verilmesi çalışmalarının başlayacağını açıklaması sektörde hareketlilik yarattı. Türkiye Ziraatçiler Derneği Genel Sekreteri Hüseyin Demirtaş, yüksek girdi maliyetleri yüzünden köydeki arazisini terk edip kente göç edenler için gelir kaynağı yaratacak modelin yeni göçlerin de önüne geçeceğini söyledi. Demirtaş, "15 yılda 2 milyon 700 bin kişi köyden kente göç etti. Devletin teşviklerle başlattığı hamle bu modelle yeni göçlerin önüne geçer" dedi.
EKENE DESTEK VERİLSİN
Köylünün ekemediği toprağını halihazırda traktör sahiplerine ya da o köyün varlıklı ailelerine kiraya verdiğini belirten Demirtaş, "Bunun bir düzen içinde yapılacak olması önemli" diye konuştu. Yurtdışında arazi kiralanmasıyla ilgili olarak da Demirtaş, "Bu çokuluslu şirketlerin işine yarayacak bir karar" diye konuştu. Eskişehir Meyve Sebze Üreticileri Derneği Başkanı Yıldıran Kılıç ise halihazırda arazi sahiplerinin uyguladığı kiralama yönetiminin tüm yurda yayılması durumunda hasılatın ve hasadın artacağını söyledi. Teşvikin ekene değil arazi sahibine verildiğini belirten Kılıç, "Çiftçi hem ektiği araziye kira ödüyor hem de teşvikten yararlanamıyor. Teşvkin tarlayı ekene verilmesi gerekiyor" dedi. Türkiye'de 1990-2015 döneminde işlenen tarım alanları, uzun ömürlü bitki alanları dahil 4 milyon hektar azalmayla 27.9 milyon hektardan 23.9 milyon hektara geriledi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar ise, "Devlet tarafından yapılacak kiralamalarda toprağın sahibinin haklarının korunması gözetilmeli" dedi.
8 MİLYAR LİRALIK KATKI SAĞLAR
Her yıl 4.1 milyon hektar tarım alanının nadasa bırakıldığını ve miras yoluyla bölünmelerden dolayı işlenmediğini vurgulayan Şemsi Bayraktar, "Bu alanların tarıma kazandırılması ile üretimde en az yüzde 10-15'ler civarında bir artış olur. Hasılaya katkısı da yıllık 5.5-8 milyar doları bulur" diye konuştu. Yurtdışından arazi kiralanmasının Türk firmalarının tarımsal üretimlerinin artmasını, gelir elde etmelerini, ihracat yapmalarını ve kâr paylarını Türkiye'ye aktarmalarını sağlayacağın vurgulayan Bayraktar, "Yurtdışından yapılacak kiralama ile ülke içine girecek ucuz maliyetli ürünün iç piyasayı bozmaması oldukça önemli" dedi.
TARSİM Sudan'dan 780 bin hektar arazi kiraladı. Bu araziye yönelik bir şirket kurulacak. O şirket de araziyi Türkiye'den gidecek özel firmalara kiralayacak.
126 ülke küresel tarım arazilerine yönelik ticaret yapıyor. 41 ülke başka ülkelerde toprak kiraladı, 62 ülke ise topraklarını ikinci bir ülkeye kiraya verdi veya sattı.
İngiltere çoğunluğu Afrika kıtasında olmak üzere 4,4 milyon hektar, ABD 3.7 milyon hektar, Çin 3.4 milyon hektar arazi kiraladı ya da satın aldı.
Kongo Cumhuriyeti 8.1 milyon, Endonezya 7.1 milyon, Filipinler 5.2 milyon, Sudan 4.7 milyon hektar tarım alanını kiraya verdi veya sattı.
Dünya Bankası raporuna göre, bu arazilerin yüzde 21'i ihracata yönelik ürün yetiştirmek, yüzde 21'i ise biyoyakıt elde etmek için kullanılıyor.
2000'den bu yana 227 milyon hektarı aşkın arazi, yabancı ülkeler ve yabancı şirketler tarafından satın alınmış ya da kiralanmış durumda.
Sabah

Suriyeliler belki de Ortadoğu coğrafyasının ticareti en iyi bilen insanları. Bu özelliklerini Türk Emlak piyasasında da konuşturdular ve `al-sat` yapmaya başladılar. Türkiye'deki bankalara da 1.2 milyar TL getirdiler.
Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye’ye gelen Suriyeli sayısındaki artışa paralel olarak mültecilerin Türkiye’deki yatırımları artıyor. Suriyeliler’in bir kısmı paralarını bankada tutmayı tercih ederken büyük bir çoğunluğu da gayrimenkul sektörüne adım atıp ‘al-sat’ yapmaya başladı. Türkiye’deki gayrimenkul projelerinden emlakçılarla birlikte alım yapan Suriyeliler, daireler primlenince de satış yaparak kâra geçiyor. Türk şirketlerle ortak yatırım yapanlar da olurken Emlak Konut GYO’nun düzenlediği ihalelere giren Suriyeli yatırımcılar da oldu.
İhaleye bile girdi
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) eski Başkanı Halid Hoca, mevduatlarını Türk bankalarına aktaran Suriyeliler’in yanı sıra gayrimenkule yatırım yapanlar olduğunu belirterek, Türk vatandaşları adına yapılan yatırımlar da bulunduğunu söyledi.
Hoca, “Tek bir Suriyeli işadamı, Arap Baharı çerçevesinde oluşan kırılgan ortamdan dolayı 300 milyon dolarını Türkiye’ye getirmişti. Bu parayla Türkiye’de büyük konsorsiyumlar ve Türk ortaklarla büyük inşaat yatırımları yaptı. Bunun gibi kaç kişi daha var bilmiyorum” diye konuştu.
Halid Hoca’nın sözünü ettiği bu işadamının Emlak Konut’un İstinye ihalesinde 1.2 milyar lira teklif veren Suriyeli işadamı El Hayat olduğu biliniyor. Esad’a karşı muhalifleri desteklediği için Suriye’den ayrılmak zorunda kalan UrbaCon Trading & Contracting (UCC) şirketinin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüten Muhammed Moataz El Hayat, gayrimenkul piyasasında en çok tanınan Suriyeli işadamlarından biri. Suriye’deki bütün malvarlıklarına el koyulan El Hayat, ülkesini terk edip Katar’a yerleşirken, yatırımlarını çeşitli ülkelerde sürdürüyor. El Hayat, Mart 2015’te yapılan İstinye ihalesini Tahincioğlu’na kaptırmış olsa da Türkiye’de yatırım planları sürüyor. UCC’nin Başkan Yardımcısı Ramiz El Hayat, inşaat ve turizm başta olmak üzere Türkiye’ye 2 milyar dolar yatıracaklarını söylemişti.
Bankalarda 1.2 milyar liraları var
Suriyeliler yatırımlarını olduğu gibi mevduatlarını da Türkiye’ye taşıyor. Suriyeliler’in Türkiye’deki bankalarda yılın ilk çeyreği itibarıyla 1 milyar 199 milyon 632 bin liralık mevduatı bulunuyor. Paralarını güvence altına almak isteyen Suriyeliler’in bir bölümü de bu dönemde Türk bankalarını tercih ediyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, Suriyeliler’in Türk bankalarındaki mevduat tutarı 2012’de 311 milyon 258 bin lira düzeyindeydi. Bu rakam 2013’te 694 milyon 369 bin liraya yükseldi. 2014’te 733 milyon 875 bin liraya ulaşan mevduat büyüklüğü geçen yıl yüzde 63.8’lik artışla 1 milyar 201 milyon 987 bin liraya kadar çıktı. Suriyeliler’in Türk bankalarındaki tasarrufları bu yılın ilk çeyreği itibarıyla da 1 milyar 199 milyon 632 bin TL oldu.
Kâr marjı yüksek işlere girdiler
AA Finans Analisti İslam Memiş de Türkiye’ye ilk gelen Suriyelilerden zengin olanlarında ciddi miktarda nakit para olduğunu ve Suriye Lirası’nda yaşanan değer kaybı nedeniyle bu kişilerin birikimlerini dolara çevirdiğini söyledi. Memiş, parasını dolara çeviren zengin Suriyeliler’in birçoğunun daha sonra dövizini gayrimenkule yatırdığına işaret ederek, şunları söyledi: “Son bir yıldır gayrimenkuldeki kârı fark eden Suriyeliler, emlakçılarla ortak alım-satım işlerine başladılar. Parasını emlakçıya teslim eden Suriyeliler’in, al-sat yaparak kârı bölüştüklerini duyuyoruz. Yine Suriyeliler’in bir bölümü gıda sektörüne girdi. Türkiye’nin dört bir yanında neredeyse her semtte Arapça tabelalı lokanta, bakkal ve büfeler görmemiz mümkün. Bunların çoğu yine Suriyeliler’le ortak işletme açıyorlar. Tüm sığınmacıların ortak birikimi ya dolar oluyor ya da altın. Suriyeliler’in bir özelliği de sağlam ticaret yapmaları. Sohbet ettiklerim, kâr marjı yüksek yatırımları tercih ettiklerini ifade ediyorlar. Diğer dikkat çekici gelişme de Suriyeli sığınmacıların para transferlerinde ciddi artış var.”

Tarım arazilerinin tarım dışı kullanımını önlemek için hayata geçecek olan Büyük Ova Projesi`yle 184 tarımsal potansiyeli yüksek ova, tarımsal sit alanı ilan edilecek.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 192 ülkeye ihracat yapan ve 148 milyar liralık büyüklüğe ulaşan tarım sektörü için hayati önemde bir karara imza attı. Tarımda karşılaşılan ve verimliliği de önemli ölçüde etkileyen çok parçalı yapı ve işletme başına düşen arazi miktarının diğer ülkelere kıyasla küçük olması nedeniyle bir çalışma başlatıldı. Başbakan Binali Yıldırım'ın talimatıyla başlatılan ve önceki gün toplanan Bakanlar Kurulu'nda da Bakan Faruk Çelik tarafından sunumu yapılan çalışma kapsamında, 184 büyük ovanın tarımsal sit alanı olarak ilan edilmesi kararlaştırıldı.
KAYIP ÖNLENECEK
Tarıma elverişli arazinin 24 milyon hektar olduğu ancak şu anda sadece 19 milyonunun kullanıldığı Türkiye'de her yıl ortalama 50 ile 100 bin hektar arasındaki toprak tarımsal üretimden bir şekilde çıkıyor. Tarım arazilerinde parçalanmanın giderek artması, özellikle miras ve göç nedeniyle tarımda verimliliğin olumsuz etkilenmesi de çalışmanın yapılmasının başlıca nedenlerinden biri. Bu kapsamda tarım arazilerinin tarım dışı kullanımını önlemek için hayata geçecek olan Büyük Ova Projesi'yle 184 tarımsal potansiyeli yüksek ova, tarımsal sit alanı ilan edilecek.
YETKİ BAKANLIKTA
Proje kapsamında büyük ovalar bütünlük içerisinde tarımsal üretimde tutulacak ve bu ovaların kullanım kararı da tamamen bakanlıkta olacak. Bakanlık tarımsal sit alanlarını herhangi bir amaçla kullanmak isteyen kurumlara ya da kişilere tarımsal potansiyeli düşük veya büyük ova dışında kalan alanlarda iş yapmalarını önerecek. Yapılan çalışma ile parçalı, hisseli, göç ve benzeri nedenlerle ekilemeyen arazilerin devlet tarafından sahipleri lehine kiraya verilmesi sağlanacak. Atıl arazilerin değerlendirilmesiyle tarımsal hasıla 17 milyar lira artacak.
Barış ŞİMŞEK/Sabah

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sürdürülebilir, güvenli, çevreye duyarlı, yaşanabilir ve kimlikli yaşam çevrelerinin oluşturulması amacıyla, modern mimari teknikleri ile ilgili geleceğin şehircilik vizyonuna sahip ve kentlerin özgün kimliğine sahip çıkan bir anlayış çerçevesinde çalışmalarına devam ediyor.
Türkiye'de kentlerin mimari, doku ve mekânsal özellikleri ile kent kimliğinin tespit edilmesi, hem dünya standartlarına uygun hem de özgün mimari ve mekânsal zenginliklerin korunarak kent kimliklerinin geliştirilmesi için kentsel tasarım rehberleri ve tasarım standartlarının belirlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Bakanlığımızca, nitelikli kentsel yaşam çevrelerinin oluşturulabilmesi için kentsel tasarım rehberlerine yönelik çerçevenin elde edilmesi, katılımcı proje geliştirme süreçleri gibi mekanizmaların uygulanması, bu amaçla merkezi ve yerel yönetimlerin, meslek odaları, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yaparak araştırma geliştirme çalışmaları yürütülmektedir.
Bu kapsamda dünya örnekleri de gözetilerek ülkemizde kentsel tasarım rehberlerinin hazırlanması ve uygulanmasına dair önerilerin geliştirilmesi için gerekli altyapının sağlanarak, ilgili idarelere “tasarım rehberi hazırlama yöntemi”nin öğretilmesi amaçlanan “Kentsel Tasarım Rehberlerinin Hazırlanması Projesi”ne ilişkin çalışmalara başlanmıştır.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sedad Hakkı Eldem Oditoryumunda 21 Mayısta akademisyenler, yerel yönetimler, serbest mimar ve plancılar ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla bir çalıştay düzenlenecektir. Çalıştayda çalışma kapsamında incelenen ülke modelleri ile Türkiye için ortaya konulacak model-tanımlama ile bu model-tanımlamaya uygun Kentsel Tasarım Rehberinin içeriği tartışılacaktır.
csb.gov.tr
